Değerli Dostlar “Vergi kutsaldır” başlığını vergi dairlerinin kapısında kocaman yazdığını görebilirsiniz. Yıllarca bize öğretilen tabiri caizse dayatılan bu cümle bilinçaltımızda farklı bir yer edinmiş durumda. Şahsen bende öyle bir yeri var. Hatta birçok kardeşimiz vergi kaçırmanın çok büyük günah olduğunu filan söylerler. Vergi kaçırmanın büyük bir suç olduğu gibi günah olarak da anılmasını sebebi, Eskiden bir İslam devleti olmamızdan kaynaklanıyor sanrım. İslam devletin de tabii ki devletin kanunları aynı zamanda Allah’ın bize yaşamız için gönderdiği kanunları esas almasındandır.
Peki, Kutsal ne demektir, Neden vergi kutsal bir şey olsun ki değil mi ama? Neden kutsallık atfedilmiş sizce? Şimdi bu soruların cevaplarını beraberce vermeye çalışalım.
Biliyorsunuz kutsal kelimesi ilahi anlamda değer görmesi gereken, Yüce Allah tarafından saygı ve değer vermemizi istenilen şeyler topluluğudur. Yani Allaha inanan insanlar için Allah’ın bize gönderdiği kitaplar, peygamberler, dini değerlerimiz gibi bir takım şeylere duyulan saygı ve verilen değeri ifade eder Kutsiyet.
Peki, vergi bunların neresindedir sizce, Kutsal sayacaksak hangi vergiyi kutsal saymalıyız? Kime verilen vergi kutsal olabilir ki, kutsal bir objeyi bir beşer, bir devlet kurumu ya da başkanı belirleyebilir mi? Kutsal olan vergi -Katma değer vergisi mi, özel tüketim vergisi mi ithalat vergisi mi- veya adını bile sayamayacağımız yüzlerce vergiden hangisi.
Hangi devletin hangi vergisi kutsal olabilir? Sürekli oranları değiştirilen, her mali krizde bir yenisi çıkarılan, insanların gönülleri hoşnut olmadan, istemeye isteme verdikleri, daha açıkçası zorla alınan vergiler kutsal olabilirimi hiç?
Kutsal olan vergi hangisidir, Biliyor musunuz değerli dostlar. Malumunuzca Kutsiyet yalnızca Yaratıcı tarafından atfedilen değerlere verilebilir demiştim, Yani şayet verginin kutsiyeti konuşulacaksa bu vergiler “zekat”, “öşür”, “cizye” gibi Yüce Allah’ın ve peygamberinin koyduğu vergilerdir. Kutsal olan vergi yalnızca ama yalnızca bunlar olabilir.
Zaten bunların kutsallığı Allah’ın Yüce kitabımız Kuranı kerimde bize emretmesinden kaynaklanmaktadır.
Ayrıca bu vergiler toplumsal hiyerarşinin huzurun devamı için konulmuş ve insanların hayatlarını kolaylaştırıcı bir toplum regülatörü olarak işlemektedir.
Kanuni Sultan Süleyman (k.s) zamanında “Mısır valisi Hadım Süleyman Paşa mısır vilayetinin vergisini “Mısır Hazinesi” ismiyle İstanbul’a göndermeye başlamıştır. Gönderdiği vergi miktarı senede “800.000 duka altını” tutmaktadır.
Fakat Süleyman Paşa oradan başka bir vazifeye nakledildikten sonra yerine tayin edilen Hüsrev Paşa bir sene vazife gördükten sonra “800.000” yerine “1.200.000” duka altını göndermiştir. Bu miktar eskisinden 400.000 altında fazladır.
İşte bu fazlalık Kanuni’nin derhal işe müdahale etmesine sebep olmuş ve Hüsrev Paşa’nın halka zulmederek fazla para toplayıp toplamadığının hemen tahkikini emretmiştir!
Hüsrev Paşa kendisini müdafaa etmek için bu fazlalığın Mısır’daki sulama tedbirlerinden dolayı mahsulün fazlalaşmasından ve selefi zamanında bir donanma inşa edilerek büyük masraflara girişildiği halde kendi zamanında öyle bir masraf olmadığından bahsetmişse de bunlar Kanuni Sultan Süleyman’ı tamamıyla tatmin etmediği için Hüsrev Paşa azledilmiş, yerine tekrar Süleyman Paşa getirilmiş ve 400.000 altın tutan fazla para devlet hazinesine mal edilmeyerek su işlerine sarf edilmiştir.”
Bu tarihi gerçekten de anlayabileceğimiz gibi ecdadımız fazla vergi alınması suretiyle dahi olsa halkına zulmetme ihtimalinden bile ne kadar çekinmişlerdir.
Birde zamanımızdaki idarecilerimizin bu olaya bakışını hayal edin lütfen. Bu yüksek oranlarda ve adaletsizce konulmuş vergilerden nasıl kaçınıp da kıt kanaat geçim derdinde olan insanımızı düşünün. Eminim şu olayı hepimiz en az birkaç sefer yapmışızdır. Bir alışveriş yaparken fiş alamasam biraz daha indirim yapar mısınız gibi bir cümleyi kurmayan bir insanımız olduğunu düşünmüyorum. Ama aslında bu masumane cümle bile sizi vergi kaçakçısı yapıyor biliyor musunuz? Verginin dengesizliği, belli bir kesime yüklenmesi, tabana yayılmamasından doğan adaletsizliği insanımız son derece ciddi şekilde hissetmektedir.
Sizce bu yüksek oranlarda ödenen vergileri herhangi bir vatandaşımız zengin ya da fakir üretici veya tüketici hangimiz gönül hoşnutluğu ile veriyoruz. Peki, gönül hoşnutluğu ile verilmeyen yani zorla alınan bir paradan hayır gelir mi? Tabii ki gelmez. Zaten gelmediği de ortada ekonomimiz ne halde anlatmaya gerek yok.
Vergiyi bir beşer koyarsa olacağı budur.
Amerikan eski başkanlarından Reagan başkan olduğunda ilk icraatlarından birisi şu olmuştur. Kendi beyanı aynen şöyle “Üniversite de ekonomi tarihini okudum. Gördüm ki insanlarından yüksek vergi alan devletlerin ömrü kısa olmuştur. Ben başkan seçilirsem eğer, Amerika devletinin ömrünün uzun olmasını istiyorum bu nedenle vergileri indireceğim” Reagan’ın Beklide seçilmesinin en büyük sebebi bu olmuştur.
Aynen de dediği gibi yaparak 1981 de ilk icraat olarak vergi reformu yapmış ve birçok vergiyi kaldırmış ve kalan vergilerden de %50 den daha fazla indirmiş ve halkın vergi yükünü oldukça hafifletmiştir.
Demek ki Yüksek vergi almak asla çözüm olmuyor ekonomik anlamda. Mevcut devlet erkânı başka çözüm bulamadıkları için en basit gelir kalemi olan vergiyi artırarak çözüm üretmek derdinler. Ama Bilim gösteriyor ki bu geçici çözüm aslında büyük bir yıkım getirmektedir.
Ekonomik çöküşün çok uzak olmadığı kanaatindeyim. Sonuç olarak “her millet layık olduğu şekilde yönetilir” Hadis-i Şerifini zikrederek bu yaşadıklarımıza millet olarak layık olduğumuzu ikrar etmek zorundayız.
Yüce Allah bizim için Daha huzurlu hayırlı gelecekleri yaratsın inşallah.Amin.
Saygılarımla…






Users Today : 104
This Month : 2053
This Year : 47687
Total Users : 132484